BÜTÜN HARFLER O'NDA BİRLEŞİR: KADIN
08.03.2021
Gülayşe Atılgan
Geldim Dünya’ya baharda, Ümitli bir yaşamak için. Limanlarım kitaplarımdır, uçsuz bucaksız bozkırda. Aklımla gönlüm arasında gelgitlerim, Yaşamaya dairdir çünkü gel(en) git(en) Şairliğim, yazarlığım gelgitli yaşamdan bana kalan En güzel armağan...
Aylin Aktaş
Ayakkabısının altında söndürdüğü sigarasını yola doğru fırlattı. Yalınlığını yalnızlığın arasına sarıp sakladığı bir gecede burnunun ucunda gezdirdiği kahveyi kokladı. “Lakırdı yapmayalı ne kadar olmuştu sahi?” dedi ve sonra uzun uzun susmaya devam etti. İsimsiz bir sokağa aklına gelen ilk şairin soyadını verdi. Ne zamandır okumadığı şairin şiirini mırıldandı. “İki sigaram kaldı bu gece için maviş anne. İki muhabbet kuşum. İki kendim varmış maviş anne. Biri benmişim biri mutsuz…”
Vildan Soylu
Varılamayacak kadar zorlu bir yol seçmişti kendine. İlkin yorulmak onu hiç korkutmuyordu, gözünü karartmıştı bir kere. Lakin zaman geçtikçe yıpratmaya başladı onu ayağına batan dikenler. Dara düştüğü zaman hep yeniden başlamak için gücü olduğundan yalpalandıktan bir süre sonra kalktı ayağa ve dedi ki: “Artık zamanıdır yeniden başlamanın. Ne dündü mücadelenin son günü, ne bugün ne de yarın!“
Raziye Alkaya
Rüzgârın esintisi kızıl saçlarını dövdükçe, bezgin damlalar uykusuz gözlerinden yeşerdi, boyalı dudaklarından kalbine doğru süzüldü, küçücük bir hıçkırık boğazına takıldı. Aklına almayan şeyler oldu, aklına aldıkları gönlüne almadı, küçüldü. Zamanın içinden binlerce kadın ayağa kalktı: Özgecan Aslanlar, Münevver Karabulutlar, Pınarlar, Emineler... İnsandık biz dediler kadına; gözlerimiz ışıl ışıl kocaman bir gülümsemeydik sonra kadın olduk, kimimiz ana kimimiz evlat kimimiz karındaş olduk. Yetmemiş olmalı ki üstüne hayvan(!) gibi tekmelendik, dövüldük, insan yerine konulmadık, hunharca öldürüldük, susturulduk ve değişmedi hiçbir yanlış. "Ehh dedi kadın değişmediyse değiştirmeli, değişmeli bu dünya, biz kadınlar başarmalıyız bunu, güç biziz." sildi gözlerinden akanları, geçmiş geçmemiş kötü günleri, suskunluğunu, umutsuzluğunu; güneş açtı kalbine, gülümsedi kendine, göz kırptı hayata, merhaba dedi çok iyi tanıdığı o bitmez inancına.
Nurcan Doğan
Ne sürekli etrafı gözetlemelerinin ne de yağmur yağdığında ortadan kaybolmalarının nedenini bilen diğer çöl sakinleri mirketleri biraz tuhaf bulurdu. Uzun yıllar etrafa gözcülük etmelerine rağmen mirketlerin, komşularının bu düşüncelerinden haberi yoktu çünkü onlar başka bir şeyin peşindeydi. Rastladıkları en ufak bir su kaynağı onlar için bir vahaydı ve bu yağmurdan kaçmalarını daha da anlaşılması güç hâle getiriyordu. Cana yakın ve tatlı oluşları sayesinde yine de çöl sakinleri tarafından seviliyorlardı ama bu derin olmayan sıradan bir sevgiydi. Aslında mirketler için de önemli olan sevgiden ziyade varlıklarını tüm çöle kanıtlamak ve sürekli çevrelerini kontrol etmek zorunda kalmamaktı. Nasıl olsa, yuvalarını yer altında birbirine bağlanan ve farklı yerlere çıkan tünellerle bezemişlerdi ve kendi aralarında sevecen ve sevgilerini birbirine sarılarak gösteren sevimli canlılardı.
Dilan Eren
Duraksadım ve dinledim. İyice dinlemek, harika duymaktan elzemdir çünkü. Birkaç ses işittim. Lakin sadece birkaç ses geçip gitti yanımdan. Sahiplerini bir yerlerde yitirmiş sesler, bedeninden ayrılan ruhlar gibiydi. Ardından birkaç sessizlik geçti hemen. Ruhunu yitirmiş boş bir kılıftı bedenleri. “Nereden böyle” diyemedim. Çünkü ben ruhunu ve bedenini karanlık bir sokakta yitirmiş boş bir duvarım. Sessizlikleri, ruhsuzlukları ve bedenleri karanlığında gizleyen bir duvar…
Görkem Yıldırım Düzen
Güzel bir bahar akşamı, bozkırın ortasında büyük bir evde doğmuştun . Özlediğin her şeyin çocukluğunda kalacağını bilemezdin. Rüya gibi geçen yılların sonrasında, büyümek ve gelecek kaygısı seni zorlasa da tek başına yaşamanın ve ayakta durmanın tadına varabilmiştin. Kitaplar en yakın dostun, kadın kahramanlarsa zihnini aydınlatan yol arkadaşların olmuştu her zaman. Eskiye ait eşyaları, sokağı, komşuluğu, pazarları, en çok da Kadıköy’deki sahafları severdin. Masal tadında geçen çocukluğunda kalsa da aklın kendi çocuklarına masal okumayı daha çok sevecektin.
Serap Demir
Sevdim mi tam severim sildim mi bir kalemde diye bir şarkı dilinde dolanıyordu kendince kuyruğunu dik tutarak... E hadi sil de görelim diyecekken tuttum dilimi, yuttum vallahi... Reyhan’dan sonra dengesi bozuldu garibin elden de bir şey gelmiyordu ki...Allah için iyi kızdı lakin burçları imkân vermiyormuş bu ilişkiye, öyle diyordu bizimkisi... Pek anlamam ama biri akrep diğeri ikizlermiş, Allah kolaylık vere....
Gizem Erboz
Gülen gözlerin hissettirdiği o mutluluk tozları, dudaklarından kalbine doğru akıyordu. İçi içine sığmıyordu bu baharın ilk günü, mevcudiyetinin anlamını daha da iyi kavrıyordu. Zamanın çok ötesinde miydi bu duygu, yoksa daha önceden de uğramış mıydı onun limanına? “Er ya da geç, daha da güzel günler gelecek,” dedi kendi kendine. Mühim olan yaşamaktı, öyle boşa değil de her saniyenin değerini bilerek yaşamak…
Bediha Yılmaz
Bir gün rüyalarımın gerçek olacağına inancım hiç eksilmedi. En doğrusu neydi bilmiyorum ama bildiğim şey rüyalarımın gerçek olacağına olan inancımdı. Dileğimin gerçekleşmesi İçin yapmadığım çaba kalmadı. Her şeyden ve herkesten aldığım güçle çabamı kuvvetlendirdim. Anladım ki; rüyalarımı gerçekleştiren o sihirli değnek rüyalarım için yaptığım çabalardı, yani o sihir bendim.