Salih KAHRAMAN
14.10.2022
Tepedeki Rüzgâr
Beş Yaşında Zehir Bir Hafiye: Alper Kamu
“Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.” diyor beş yaşındaki Alper Kamu “Oğullar ve Rencide Ruhlar” kitabına başlarken. Boyundan büyük işlere kalkışırken de tüm korkularını göz ardı edip olayların merkezine atlayıveriyor. Biz okuyucular da ilginç olayların merkezindeki kahramanımızın başına gelenleri okumaya başlıyoruz.
“Bir Kamu Davası” başlığı altında toplanan seri, şimdilik üç kitaptan oluşuyor. İlk kitap “Oğullar ve Rencide Ruhlar”da baş karakterimiz Alper Kamu, komşuları Hicabi Bey’le ilgili olayın ardındaki gizemi çözmeye çalışırken, ikinci kitap “Cehennem Çiçeği”nde on iki yaşındaki arkadaşı Ümit’in adını temize çıkarmak için çabalıyor. Üçüncü kitap “Kıyamet Park”ta ise lüks bir otelde işlenen bir cinayetin failinin peşine düşüyor. Tüm seri boyunca okuyucuyu da beyin jimnastiği yapmaya itiyor.
Polisiye türündeki kitaplarda olaylar akıcı bir şekilde ilerliyor. Gazetelerin üçüncü sayfa haberi olabilecek olayları çözmeye çalışan baş karakterimizle birlikte koşturuyoruz. Merak unsurunun canlı tutulmasıyla birlikte serideki kitaplar okuyucunun bir çırpıda bitirebileceği kitaplar haline gelebiliyor. Ancak bunlara rağmen derinlikli kitaplar olduğunu söylemeden geçmemek gerek. Baş karakterimiz her ne kadar beş yaşında olsa da hayata bakış açısı, düşünceleri, aldığı kararlar ve konuşma biçimi yetişkinlerden farksız. Başlarda bu durum okuyucuya (haliyle kitaptaki diğer karakterlere de) biraz garip görünse bile sayfalarda ilerledikçe olağan bir hale geliyor. Karakterimiz “büyümüş de küçülmüş” hareketleriyle dikkat çekiyor ancak iletişim kurduğu kişilerle biraz vakit geçirdiğinde yaşı ya da fazla yetişkin düşünceleri diğerlerinin gözünde bir farklılık göstergesi olmaktan çıkıyor. Böylece minik zehir hafiyemizin peşine takılıp olayları nasıl çözeceğini merakla okuyoruz.
“Bilirsiniz insanlar doğar, ölür ve sonra büyür.” diyen baş karakterimiz Alper Kamu kendi halinde bir çocuk aslında. Sokaktaki arkadaşlarıyla oyunlar oynayan, çizgi film seyreden, zaman zaman da varoluşunu sorgulayan birisi. Ama iş gizem çözmeye gelince her şey değişiyor. Bir kez olayların göbeğine düştükten sonra ne yapıp edip tüm sır perdesini aralamak için her türlü zorluğa göğüs geriyor. Bu noktada onu en zorlayan şeylerden biri de üçüncü kitapta ortaya çıkan rakibi.
Kitaplar polisiye türünde yazılmış olsa da içerisinde psikoloji, felsefe, sosyoloji gibi birçok alandan göndermeler barındırıyor. Özellikle de baş karakterimizin varoluş ya da adalet gibi bazı kavramları sorguladığı kısımlarda kitabı okumaya ara verip kendinizi bu kavramları sorgularken bulabilirsiniz. Bazen karakterimizin düşüncelerinde bazen karşılıklı konuşmalarda bu gibi konulara denk gelmek çok olası. Kitaplarda farklı alanlara ilişkin göndermelerin ya da tartışmaların yer almasında kitapların yazarı Alper Canıgüz’ün psikoloji mezunu olmasının büyük etkisi bulunduğunu düşünmekteyim.
Baş karakterimiz Alper Kamu tüm zekâsını kullanarak olayları çözerken (aynı zamanda üçüncü kitapta rakibiyle rekabet içindeyken) akıllara Sherlock Holmes ya da Hercule Poirot gibi kurmaca dedektif karakterleri de getiriyor. Bu karakterler yıllar içinde asıl yaratıcıları olan yazarlarının önüne geçmiş karakterler aynı zamanda. Alper Canıgüz’ün Alper Kamu karakteri de ilerleyen zamanlarda bu karakterler gibi yazarının önüne geçebilir mi bilemeyiz ancak şimdiden kendine büyük bir hayran kitlesi oluşturmaya başladığı da ortada.
Polisiye kitaplar okumayı seviyorsanız ve salt polisiye bir öykü yerine felsefi sorgulamalar da içeren metinlerden hoşlanıyorsanız sevebileceğiniz bir kitap serisi olabilir. Okuduğunuzda pişman olmayacağınızı düşündüğüm, aksiyonu bol olan, olay örgüsüyle okuyucuyu kendine çeken bu seriyle ve Alper Kamu’yla tanışmanızı tavsiye ederim.