top of page
öznur biçer.jpg

Öznur BİÇER

16.08.2023

BAKKHALAR ÜZERİNE 

Gün Batımı ile Dolhareubang
bakkhalar-2_edited.jpg
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

Gelin, bugün Yunan tragedyasının en önemli şairlerinden olan Euripides’in yazdığı Bakkhalar eseri üzerine konuşalım. Öncelikle tragedya nedir ona bakalım; “Trajedi veya tragedya sözcüğü Yunanca tragoidia’dan gelir. Tragos ve oidie sözcüklerinin birleşmesiyle "keçilerin türküsü" anlamına gelir. Antik ve klasik tanıma göre, yüceltilmiş sözlerle yazılan, bir kahramanın iyi bir durumdan kötü bir duruma düşmesiyle, duygusal arınmayı sağlayacak acıma ve korku duygularına yönelen tiyatro türüdür.” 


Eserin önemini anlamak için öncelikle Euripides’in kim olduğunu bilmemiz gerekiyor bana kalırsa. Salamis Yunanistan doğumlu olan Euripides, Atina’nın en büyük tragedya yazarı olarak bilinmektedir. Gençliğinde resim ile uğraşırken 25 yaşına gelince tragedya yazmak için resmi bir daha eline fırça almamak üzere bırakmıştır. Doksana yakın tragedya yazdığı bilinmektedir ancak bunlardan sadece on sekiz tanesi günümüze kadar gelebilmiştir. İphigeneia Aulis’te, Alkmeon Korinthosa ve Bakkhalar yazarın son tragedya üçlemesidir. İphigeneia’da bir baba kızını öldürür, Alkmeon’da bir oğul annesini öldürür ve babası tarafından öldürülür, Bakkhalar’da ise deliren bir anne oğlunu aslan sanarak parçalar.


Peki Bakkhalar dediğimiz bu topluluk nedir, neyle ilişkilendirilir? Aslında Dionysos kültürünün en önemli ögelerinden bir tanesidir. Çünkü Bakkhalar, Roma mitolojisinde Bacchus olarak bilinen Dionysos’a yakınlıkları ve benzerliklerini belirtmek için kendilerine bu ismi veren kadın topluluğudur. Dionysos, Yunan mitolojisinde genel olarak şarabın tanrısı olarak bilinse de aslında bundan daha fazlasıdır; doğurganlık, bereket, tiyatro, coşku ve kendinden geçme ile de ilişkilendirilen bir tanrıdır. Bizim için de önemli bir tanrıdır çünkü Bakkhalar’ın ilk sahnesinde Dionysos kendini tanıtırken Yunanistan’a Anadolu’dan geldiğini söylemektedir:


“Ben Lidya’nın, Frigya’nın altın ovalarından geliyorum, İran’ın güneşten kavrulan kırlarını, Baktra’nın uzun surlarını, Media’nın buzlarla örtülü topraklarını, saadet diyarı Arabistan’ı, tuzlu denizin kıyılarında uzanan bütün Asya ülkesini (Küçük Asya), barbarlarla Hellenlerin karışık yaşadığı güzel hisarlarla çevrili şehirleri dolaştım. Oralarda korolarımı düzdüm. Dinimi, ayinlerimi öğrettim; şimdi de kendimi Hellenlere tanıtmak istiyorum.”


Dionysos, ölümsüz bir tanrı olan Zeus ile ölümlü bir kadın olan Semele’nin çocuğudur. Ancak doğumu oldukça ilginçtir. Zeus’un kendisini aldattığını öğrenen Hera kıskançlık krizine girer ve bir insan kılığına girerek Semele’nin yanına gider. Genç kadının aklına girer; sevgilisinin kendisini kandırdığını, onun tanrı olmadığını, eğer gerçekten tanrıysa ona neden tanrı olarak değil de bir ölümlü olarak göründüğüne dair şüphe yerleştirir. Semele de Hera’ya inanır ve Zeus’tan insan gibi değil tanrı gibi görünmesini ister. Bütün ısrarlara dayanamayan Zeus en sonunda tanrısal kılığıyla ona görünür ancak bu manzara bir ölümlü için dayanılabilecek bir şey değildir. Semele yanar, kül olur. Bunun üzerine Zeus doğmamış çocuğunu alır ve baldırına saklar. Dionysos kendi vücudundan doğan ikinci çocuğu olur (ilki alnından doğan Athena’dır.)

 
“Delikanlı, insanlar için en başta gelen iki tanrı vardır: Biri Tanrıça Demeter yahut Toprak; ona dilediğin adı verebilirsin, insana tahılı veren odur. Öteki de Semele’nin oğludur ve Demeter kadar kudretlidir: Üzüm suyunu bulup insanlara veren odur. Bu içki dertlilerin dertlerini avutur, onu içenleri tatlı uykuya kavuşturur, onlara günlük üzüntülerini unutturur. İnsanların dertlerine başka deva yoktur. Bu tanrı, insanların tanrıları memnun etmek için içtikleri şarabın kendisidir, bundan ötürü saadetimizi ona borçluyuz.”


Kitap, Sabahattin Eyüboğlu’nun önsözüyle başlıyor, daha sonra Dionysos Dini ve Bakkhalar Tragedyası başlıklarıyla birkaç sayfalık bilgilendirme yer alıyor. Kitaba giriş açısından oldukça yararlı bilgiler olduklarını düşünüyorum, genel olarak bir fikir edinmemizi sağlıyor. Bu kitabın yanı sıra sizlere Azra Erhat’ın Mitoloji Sözlüğü ve Hesiodos’un Theogonia’sını da tavsiye ediyorum. Mitoloji Sözlüğü aklınıza gelebilecek her şeyde size yardımcı olacak, Theogonia ise mitolojinin nasıl başladığını sizlere anlatacaktır. Bakkhalar’da Pentheus’un (Thebai Kralı) kendisine inanmadığını gören Dionysos, tanrıların insanlara nasıl azap çektirebileceklerini bize gösteriyor. Ve açıkçası bu davranışlar biraz vahşet içeriyor. Yeni kitap yorumunda görüşmek üzere, o zamana kadar mitoloji ile kalın…


“İnsani tutkular tanrılara yakışmaz!”

 

 

Bakkhalar, Euripides, Türkiye İş Bankası Kültür Yay.,çev. Sabahattin Eyyuboğlu

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
bottom of page