top of page
didemşenyücel.JPG

BEYNİN MUTLAK HAKİMİYETİNİ KABUL ETMEYENLERİN DRAMI

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

   Beyni tek hakim olarak kabul etmezken insan, böyle büyük bir yanılgı içindeyken onu kandırmayı nasıl başarır?

   Beyin kendi mutlak hakimiyetini nasıl inkar eder, kendini nasıl kandırır? Söylediği yalana gerçekten inanır mı?

      Orada kaç kişi vardır?

      Sorular sordum…

      Ve karar verdim.

      Çünkü zaman benim için çok daha hızlı geçiyordu. Bedenim bile yetişemiyordu hızına. Genç kalıyor ve hiçbir şey yaşamıyor gibi gözüküyordum. Genç kalmama bazı olgulara haddinden fazla inanıyor olmam da sebep gösterilebilir çünkü çocuk ruhlu insanlara mahsustur bu durum ve çocuk ruhunu koruyanlar, hücrelerini o kadar da büyümediklerine ikna edebilirler. Çok inanırsan inandırırsın. Üstelik gözle görülmeyen bir çok şeye görünenden daha fazla inanmak gibi bir huyum var. Çocukken alıştım buna.

      Yalnız geçirilen çocukluğun yetişkinliğe de taşınan, kendi dünyasını yaratmak ve yarattığı bu dünyaya fazlaca inanmak gibi bir laneti var. Orada, o anlarda kalsaydı lanet sıfatını almazdı ama kişinin zihnine yapışan, bu yüzden onunla beraber yaşayan bir alışkanlık bu. Kişiyle birlikte büyüyor ve büyüdükçe, hayat denen muammanın hep muamma kalmasından ötürü beyinde arızalar meydana getiriyor, beri taraftan kişinin insanlarla yaşadığı yıkımlar ve bunların izleri kafatasının ve kaburgaların gerisinde kalıyor, bu yüzden aslında çok sağlıksızken normal bir insan suretinde yaşamaya devam ediyorsunuz.

     Bir çocuk mutlu hissetmek için kendini rahatlıkla kandırabilir. Vicdan yüküyle sarmalanarak büyüdüyseniz kendinizi haklı çıkarmak yerine hep kendinizi suçlar hale gelirsiniz. O yaşlarda vicdan yükünü yaratan ise, sizi sürekli azarlayan ya da birilerini incitmekten hep korkan bir ebeveyn olabilir. Azarlayıcılar ve mahcuplar. Sayıca çokturlar, bunlardan birine denk gelme olasılığınız yüksektir. “İyi hissetmek için kendini kandırma”nın hacmi büyüktür, o yokken yerini, ancak onun kadar hacimli “kendini kötü hissedecek olsan da bütün suçu üzerine alarak kendini kandırma” eylemi doldurabilir. Kendini kandırmanın geçimsiz iki kardeşidir bunlar; “İyi hissetmek için” ve “kötü hissedecek olsan da”… Biri mantıklıdır, diğeri çaresiz. Belki düşmandılar. Belki siz daha hamur kıvamındayken gözünüzün görmediği yerlerde birbirleriyle savaştılar. Ama düşünmek gereksiz. Kaçırdınız o anları. Çocukluğunuzu neredeyse hiç hatırlamıyorsunuz. Yaşadığınızı hatırlamamak gibi bir özelliğiniz var. İnsan ne için yaşar? Unutmak için mi?   

     Yetişemiyorum hızına. Bilincim bile kapalı kalıyor. Herkes uyuyup uyandığında ben hala uyuyor oluyorum. Ya da herkes uyuyup uyandığında ben hala uyanığım. Uyanıkken bile bu denli bilinçsiz kalmamın sebebi işaret edileni görmeyi reddetmem ve rutin hayatın dışında kalmak için gayret göstermemdir. En azından zihnen… Bu gayret beni hem uyanık hem uykulu yapıyor. Hem karışamıyorum kalabalığa, hem oradayım.

    Herkes demek yanlış belki. Benim gibi çok insan olabilir, gözümden kaçıyordur. Sonuçta kim olduğunuz bir sır gibi saklı, kafatasınızın ve kaburgalarınızın gerisinde. Hala beyni tek hakim olarak kabul edemiyorum. Çünkü acı çekerken beyniniz değil yüreğiniz sizinle konuşur. Sizin dilinizde değil, ama bir takım acayip sesler çıkararak, ‘cız’ gibi; tiz, titreşimli, içeriden gelen boğuk bir sesle size meramını anlatmaya çalışır.

    “Canımı yakıyorsun!”

     “Canımı yakıyorlar!”

  Beyniniz ise acı anında uyuşur. Ve uyuşmakta olduğunu hissettiği an, algılanamayacak kadar yüksek bir hızla, kendi sorumluluğunda olan bu acı yükünün çoğunu kalbe postalar, bir kısmını da diğer organlar arasında paylaştırır. Mide, bağırsak, ciğer gibi… Bu sebeple, yaşanılan tecrübeler neticesinde acı çekmez hale geldiğinizde susan yer kalbiniz olur. En çok o yanıyordu, o söndü. Bir tuhaflık yok.

      Bunları düşündüm.

     Ve karar verdim; artık bir karar vermem gerekiyordu. Çünkü zaman benim için çok daha hızlı geçiyordu.

    Karar verdim; “demek böyle işliyor dünya” deyip bir durmak lazım. Durmalı artık, fazla düşünmemeli. Beyin nasıl çalışıyorsa çalışsın, sonuçta herkes aynı tecrübeleri farklı hallerde yaşıyor. Haliyle zaman herkes için farklı akıyor. Herkes de zamanı farklı hızlarda kovalıyor. Kimileri onunla yan yana yürümeyi başarıyor, kimileri ise zamanın dışında kalıyor.

karışarak Bulanık insanlar

“İyi hissetmek için kendini kandırma”nın hacmi büyüktür, o yokken yerini, ancak onun kadar hacimli “kendini kötü hissedecek olsan da bütün suçu üzerine alarak kendini kandırma” eylemi doldurabilir.

Beyin Kroki
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
bottom of page