Ayşegül ATILGAN
26.11.2021
DOĞUM LEKESİ GİBİ BİR GÜLÜMSEME
Barış Bıçakçı imzalı Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme, İletişim Yayınlarından 2021 yılında çıktı. Kitabın içinde on dört hikâye yer alıyor. Bir bütünün parçalarıyız fakat farkında değiliz düşüncesi hikâyelerinin genelinde vurgulanıyor. Yazar, gündelik şeylerden bahsederken yalın, akıcı bir üslup kullanıyor. Bunun yanı sıra okurken düşündürüyor. Birey bilincinden toplum bilincine uzanan, zor duyguları bir kurgu içinde veren bir hikâye demeti.
Bu demetin ilk hikâyesi “İçten Konuşma” okuru diğer öykülere hazırlanmak için yazılmış bir ön söz kısalığında ve sadeliğinde…
“…Yaşamın bütün tekliflerini geri çevirdim. Ben öteki çocuğum, boş bir defterin önündeyim, içimden konuşuyorum.”(s.7)
“Feride’siz Gülümseme”, “ Üzerindeki Boşluk” hikâyelerinde kadının toplumdaki yerini sorguluyor. “Göz ucuyla baktı, kız hâlâ gülümsüyordu. Feride bu gülümsemenin doğum lekesi gibi kızın yüzünde kalacağını ömrü boyunca silinmeyeceğini adı gibi biliyordu. (Feride’siz Gülümseme, s.23) Erkek otoritesinin, kadın üzerindeki değişiminin kuşaklar arasındaki farkını ortaya koyuyor. “Ayakkabıları görenler içeride bir erkeğin olduğunu düşünecek” /“Mehtap bir an duruyor, ne yapacağın bilemiyor sonra sert bir tekmeyle iki ayakkabıyı birden denize atıyor.” (Üzerindeki Boşluk, s.31; s.32)
“Kusursuz Kısırdöngü”, “Gülünç Geçmiş”, “Bizden Sonra Çakırdikenleri” hikâyelerinde yazar, kadın-erkek ilişkilerini irdeliyor.
“Sonra birden günlükte benimle ilgili bir şey olmadığını fark ettim. Eşim Belkıs benden hiç söz etmiyordu. Başka biri mi var, yeni biri, günlükte hırsla seni aradım. Ama senden de hiçbir iz yoktu. Seninle ikimiz kusursuz bir kısırdöngünün içindeydik." (Kusursuz Kısırdöngü, s. 70) “Birbirimize verdiğimiz sözü öyle ya da böyle tutmak için kendisinden önce ölmeme yüreği elvermediği için yazdığını söylese” (Gülünç Geçmiş, s. 78)
“Annemin Hikâyesi”, “Yüz Yirmilik Keçeli Kalem”, “Eşelek”, “Küf”, “Alaattin’in Yazgısı”, “Turistik Gezi”, “Anlaşılmaz Şeyler” hikâyelerinde “İnsan tamamla(n)mak ister.” Düşüncesini vurguluyor. “Annem kendi hayatının kimisi kırık dökük, kimisi güzelce sırlanmış, kimisi karanlık, kimisi ümitli parçalarını da panoya ekliyordu.”( Annemin Hikâyesi, s.15)
“Sonsuz İkindi” yazarın gölgesinin düştüğü bir hikâyedir.
“(…) şimdiyse yazdıklarım yadırgansın hatta benden ve romanlarımdan şikâyet edilsin istiyorum.” Bu cümleden anlaşılacağı üzere yazar, her zaman okuru ters köşe yapmak istiyor ve bunu da başarıyor. Okurken bildik hikâyeler bunlar dediğiniz anda ters köşe olacaksınız.