top of page
yağmur şengöz.jpg

EÅžEKLİ KÜTÜPHANECİ

Kitap İncelemesi: YaÄŸmur Åžengöz

    Sevgili Okur,

    Åžu an bu yazıyı okuyor olman senin gerçekten de çok sevgili bir okur, bir kitapsever olduÄŸunu gösteriyor. EÄŸer bu kitapsever, bu güzel kitapla tanışmaya henüz nail olmadıysa önce söyleyeceklerime bir kulak kabartsın sonra zaten bu kitabı gidip alacaktır tez vakitte derim. Çünkü bu tanıtım öznesi FAKİR BAYKURT!

​

   Onu okudum, ondan esinlendim: Bizlere seslendi Baykurt ‘’ Sevgili Okur’’ diye daha sunuÅŸ kısmında aldı çekti beni içine bu büyüsüyle. Üç hikayeyi bir anlatıda birleÅŸtiren üslubuyla sarıp sarmaladı bizleri.

​

    Birincisinde Yunanistan’dan kalkıp köklerine,Ürgüp’e, doÄŸru yol alan Larisalı Dimitrios ile Ürgüplü Aziz Güzelgöz’ün namıdiÄŸer Aziz Baba’nın öyküsü karşıladı bizi. Altmış yıl önce büyükannesi ve büyükbabasının göçmek zorunda zorunda olduÄŸu Ürgüp’ü artık hayallerine sığdıramamış görmeye karar vermiÅŸti. Aradan bu kadar uzun zaman geçmesine raÄŸmen hala aynı canlılıkla Ürgüp’ü onlardan dinlemiÅŸ, zihni bununla dolup taÅŸmıştı. Büyükbabası ne yazık ki hayata gözlerini yummuÅŸ, büyükannesi de yaÅŸadıkları köyün çeÅŸmesinden bir ÅŸiÅŸe su istemiÅŸti torunundan. Dimitrios Selanik Üniversitesi’nde iki bölüm birden okumuÅŸ, aynı üniversitede asistan olarak çalışmaya baÅŸlamış. İçindeki bu araÅŸtırmacı ruhla kalkmış gelmiÅŸ büyüklerinin hasretle, gözlerinde yaÅŸlarla anlattığı masalsı ÅŸehre, Ürgüp’e. Daha otobüsten iner inmez büyülüyor Ürgüp Dimitrios’u. Önce doÄŸal ve eÅŸsiz güzelliÄŸiyle sonra tanıştığı masalsı karakterlerle… Kendini ifade edecek kadar Türkçe biliyor. Önce Aziz Baba ile tanışıyor. Aziz Baba bütün misafirperverliÄŸi ile kucaklıyor Dimitrios’u. Büyükannesi ‘’Mantı yemeden dönme.’’ demiÅŸ. Aziz Baba’ya soruyor ‘’Nerede yiyebilirim?’’ diye. Ee Aziz Baba’ya da boÅŸa misafirperver demedik alıyor evine götürüyor Dimitrios’u, ailesiyle tanıştırıyor. Anne Hanife Hanım, baba Mustafa Bey. Onlar da sevgiyle kucak açıyor Dimitrios’a. Bu sayede ‘’iki düÅŸman ülkenin dostluk tabelası’’ asılıyor Ürgüp’e. Tam da bu noktada ikinci hikaye baÅŸ gösteriyor:

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
WhatsApp Image 2019-09-03 at 15.50.50.jp
fakir baykurt.jpg
WhatsApp Image 2019-09-03 at 15.51.15.jp

     Kitaba da ismini veren ve en can alıcı noktası olan ‘’EÅŸekli Kütüphaneci’’ ile de burada tanışıyoruz. Aziz Baba’nın babası Mustafa Bey’dir iÅŸte bu ‘’EÅŸekli Kütüphaneci’’. Åžimdiye kadar Aziz Baba diye diye hep bilge, yaÅŸlı bir adam canlandı zannımca zihninizde. Bir de bunun babası çıktı ÅŸimdi. Nasıl oluyor bu? Ee onun da cevabını okurken bulursunuz artık.

 

      Mustafa Güzelgöz’de namıdiÄŸer ‘’EÅŸekli Kütüphaneci’’de derin kitap sevgisi var. Yazarımız da buna sadece sevgi demeyi az buluyor. ‘’Tutku’’ diyor ve ÅŸöyle ifade ediyor: ‘’ Ona tutku demek daha doÄŸru olur. ÇoÄŸu insanın tanımadığı bilmediÄŸi bu bambaÅŸka bir tutku, bir aydınlık tutkusudur.’’ Kitabı okudukça anlıyoruz ki zaten bu denli derin bir tutku olmasa bir insan bir eÅŸekle hem de kitap yüklü bir eÅŸekle daÄŸ bayır demeden köy köy gezebilir mi hiç? Belki de onda bu tutkuyu oluÅŸturan karşılaÅŸtığı insanlarda da gördüÄŸü kitap sevgisiydi. Herkes onun yolunu dört gözle bekliyor okuduÄŸu kitabı deÄŸiÅŸtirip yerine yenisini almak için can atıyordu. Ah ne büyük haz kitapsever bir güruha hizmet etmek hem de zor ÅŸartlar altında!.. Kadın erkek, genç yaÅŸlı toplanıyor köy meydanlarına daha kitabı alır almaz eve gitmeyi beklemeden yolda açıyor kapağını. Bu manzara karşısında Mustafa Bey’e kendini insanlara, onları aydınlatmaya adamış bir nefer demek çok yerinde olacaktır. Bu nefer aydınlanma yolunda verdiÄŸi bu mücadelede muvaffak olabiliyor mu acaba ? Tahmin etmesi çok da zor deÄŸildir ki her aydınlanmada olduÄŸu gibi burada da illaki kararmalar oluyor.(Lakin merakı diri tutmak adına onları biraz gizemli tutalım bu noktada.) Tüm bu aydınlanma çabasını ve karartma sonuçlarını Fakir Baykurt ÅŸöyle aktarıyor: ‘’ Aydınlık düÅŸmanları Mustafa Bey’i kolayca saf dışı ettiler. Ama acı bitse de Mustafa Bey savaşımı kazanıyor. Onun kiÅŸiliÄŸinde biz kazanıyoruz. Biz derken Sevgili Okur, bunun içinde sen de varsın.’’ Okuyanlar elbet kazanır. Ama ne zaman? ‘’ Belki yarın belki yarından da yakın.’’

​

     Üçüncü öykü de karşımıza bir baÅŸka isim çıkıyor: Refik BaÅŸaran.

 

     Refik BaÅŸaran genç yaÅŸta hayatını kaybeden, Mustafa Bey’in de çok sevdiÄŸi dinlerken kendinden geçtiÄŸi bir müzisyen. Kendinden çok onu anlatıyor Dimitrios’a biz de bu vesile ile tanıyoruz onu. Kasetlerini dinliyor Dimitrios çok hoÅŸuna gitmiyor, ilk baÅŸta anlam veremiyor. Mustafa Bey’in Refik BaÅŸaran’ı anlatırken girdiÄŸi ruh haline , o coÅŸkunluÄŸa da kayıtsız kalamıyor tabi. Mustafa Bey Dimitrios yurduna dönerken bir kaset hediye ediyor ona. O da dinledikçe seviyor sevdikçe dinliyor. ‘’Müzik iki halk arasında bir köprü oluyor.’’ Bu köprü iki ülkenin karşılıklı davetleri ve ziyaretleriyle taçlanıyor. Larisalılar Ürgüp’e, Ürgüplüler Larisa’ya gidiyor. ‘’EÅŸekli Kütüphaneci’’ dilden dile gönülden gönüle dolaşıyor, bu hikaye hiçbir ÅŸekilde unutulmuyor.

​

   Ben de unutamıyorum. Fakir Baykurt’un hasta yatağında yazdığı; kardeÅŸlik, cesaret, azim kitap sevgisi gibi önemli deÄŸerleri bizimle paylaÅŸtığı bu deÄŸerli yapıtı siz de unutamayacaksınız. Bu kitap sizi sevgiyle saracak.

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

© 2023 by HEAD OF THE CLASS.

PR / T 123.456.7890 / F 123.456.7899 / info@mysite.com

​

Hazırladığınız kitap incelemelerinizi, öykü-deneme türündeki yazılarınızı, edebiyat ve sanat odaklı dosya konularınızı romanoku.org@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

 

Tanıtım amaçlı kitap gönderimi ve reklamlarınız için de aynı kanallardan ulaÅŸabilirsiniz.

  • Instagram
  • X
  • Facebook
  • Youtube
bottom of page