top of page
gizem erboz.JPG

TİYATRO OYUNU

1. PERDE

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

Nihayet başlangıç müziği çalmaya başlamış, başrol oyuncusu gözlerini açarak daldığı derin hayallerden gerçek hayata giriş yapmıştı. Tiyatronun başlangıç müziği, oyunun başlama saatini gösteriyordu, demek ki saat sabah 8 sularıydı. Yatağının sol köşesine eğildi, bütün odayı çınlatan telefonunun alarmını kapattı. Her zaman yaptığı gibi alarmın erteleme butonuna basabilirdi, fakat bugün onun için farklıydı; kaldı ki artık hayatını ertelemeye niyeti yoktu. Doğruldu yatağının ucunda; önce sol, sonra sağ ayağını bastı zeminin üzerine ve ayağa kalktı. Bu uzun zamandır unuttuğu bir duyguydu. Düşüncelerini karanlık zindanlarda hapsetmişti, fakat şimdi negatif duygularının tahliye edildiği gündü. ‘Şimdi gücünü toplama zamanı, her şey bugün yeni başlıyor’ dedi. Kendini dinlemek güzeldi, o insanın en yakın arkadaşıydı, bunu da öğrenmişti artık. Umutla kalktı yatağından, uykusunu ondan çalan sabaha bu kez isyan etmeden… İçindeki heyecanla önce yüzünü yıkadı, sonra aynada kendisini bir süre izledi. Yüzünü bu kadar detaylı incelememişti uzun bir süredir. Daha önce ne kadar güzel olduğunu fark etmiş miydi? Hayır, sanmıyordu. Gece boyu ağladığı zamanlarda, gözlerini sabahları makyajla gizlemişti hep. Bugün yine makyaja ihtiyacı vardı aslında, ama gözlerini açığa çıkaran sürmeye değil, dudaklarından başlayıp tüm yüzüne yayılan makyaja: “Gülümsemeye”… Yaptı yaklaşık 1 saniye süren makyajını.. Odasına geri döndü sahnenin perdesini aralayıp, seyirciye bir göz atmak için. Tek pencereli odasından perdeyi araladı, seyirci bugün sadece beyaz giymişti onun için. Salon tıklım tıklımdı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hepsi de onu görmeye gelmişti. Hızlıca kıyafetlerini giymeliydi, oyun başlamak üzereydi. Yaklaşık 5 dakika içinde hazırlandı ve apartman merdivenlerini ikişer ikişer indi. Apartmanın giriş kapısını araladığında seyirciyle buluşmuştu nihayet. Seyirci alkışlamaya başladı ve giderek alkışın şiddetini arttırdı. Uzun bir zaman sonra ilk defa karşılaşmıştı bu beyaz giyimli seyirciyle, ‘bu sefer erken geldin kar’ dedi. Mucizelere inanırdı, kar bu kez onun için gelmişti, onun yaptığı başlangıçları paylaşmak, bu güzel günde onu selamlamak için. Beyninden başlayan güç bütün vücuduna yayıldı, seyirci yağışını hızlandırdı, alkışların şiddetini tüm benliğinde hissetti. İşte tam zamanıydı bu güzel hafta sonunun tadını çıkarmanın, kafasında yapması gereken planları tasarlayarak… Yapması gereken… Hayır, onun tiyatro oyunu farklıydı, oyun yazarlarının yazdığı oyunun dışına çıkacaktı bugün, tam tersine kendi yazdığı oyunu oynayacaktı, hem belki de başrol oyuncusunu kaybetmeyi göze almazlardı. Onun oyununda birden fazla oyun yazarı vardı, işte bir tanesi atmıştı yaklaşık 5 dakika önce telefonuna mesaj; ‘Acil seni görmem gerekiyor, bugün buluşabilir miyiz?. Gülümsedi. Yine ne anlatacaktı acaba? Yine sevgilisiyle kavga ettiği günlerden biri miydi? Yoksa aile problemleri miydi? O da olmasa işinde patronuyla kavga etmiştir diye düşündü. Varsa yoksa kendi dertlerini anlatan bu insan hayatında gereksiz bir ayrıntıydı. Bak arıyordu şimdi de. Açtı telefonu son noktayı koymak için. ‘Bugün müsait olmadığını, aslında bu hafta çok yoğun olacağını söyledi. Oyun yazarı sinirlendi başrol oyuncusuna. Onun planladığı şey bu değildi, nerede görülmüştü başrol oyuncusunun metin dışına çıktığı. Muhtemelen kovacaktı başrol oyuncusunu en kısa zamanda. Gülümsedi başrol oyuncusu. Bu perdeden kovulsa bile onun oyunu hep devam edecekti. Etrafına baktı. Sağa sola koşturan insanlar onun oyunundaki dansçılardı.

Tiyatro
Kız okuma

En sevdiği şarkıyı mırıldanmaya başladı. Bu caddeden defalarca geçmesine rağmen, ilk kez keşfediyordu yolun sağ tarafında kalan kitapçıyı, onun yanında yeni açılan küçük kahve dükkânını. Bir dakika… Acaba ne kadar zaman olmuştu açılalı? Muhtemelen o kendi düşüncelerinde hapsolmuşken açılmış olmalıydı. Hiç zaman kaybetmeden kitapçıya uğradı. Kasada durmakta olan, muhtemelen 40’lı yaşlardaki adam selamladı onu. O kitaplara göz gezdirirken, adam ‘aradığı bir kitap olup olmadığını’ sordu. ‘Yok’ dedi. Gözüne ilişen bir kitabı eline aldı. ‘Çok güzel bir kitaptır’ dedi dükkândaki adam ona. Başladı yine bu perdenin diğer oyun yazarı dedi kendi kendine. Bıraktı elindeki kitabı bir şey demeden, ücra bir köşede kalmış bir kitabı seçti; eline aldığı bu kitap kendini anlamak ile ilgiliydi, bizim kitapçı okumamıştı onu galiba, sesini çıkarmadı. Aldı hemen kitabı.

 

 

 

 

 

 

 

Dışarı çıktığında seyirci onu alkışlamaya devam etti. Gülümsedi yine. Bu bölümü de kazanmıştı. Seyirciyi daha fazla hissedebilmek için gökyüzüne kaldırdı bakışlarını ve gözlerini kapattı. Gözlerini açtığında, sağ çaprazında kalan apartmanın ikinci katındaki dairede asılı bir ilana ilişti gözü: Rüya Akademi: ‘Tiyatro ve Oyunculuk Kursu’. Bunu da fark etmemişti daha önce. Halbuki ne kadar istemişti kendi oyununun başrolünü alırken aynı zamanda bunun eğitimini de almayı. Fakat gerek okul gerek iş hayatı derken ertelemişti bu isteğini. Yoksa kendisi miydi bunları erteleyen? Hayır o da oyun yazarlarının işiydi. Tiyatro eğitimi almak sadece hobi olabilirdi, insanın hayatını idame ettireceği bir iş olarak düşünülemezdi. Yaklaşık yarım saat sonra kendini bu kursa kayıt ettirmiş olarak buldu. Seyirci için oyunun gidişatı değişmiş olacak ki daha şiddetle alkışlamaya başladı. Şimdi sırada yeni açılan kahve dükkanını denemek kalmıştı. Kahvesini yudumlarken, akşam için tiyatro bileti bakacaktı şehrin en önemli kültür merkezinde, nasıl olsa bir şeyler bulurdu. Daha sonra da yeni aldığı kitaba başlayacaktı. Kahve dükkanından içeri girip hızlıca sipariş etti kahvesini ve seyirciye en yakın masaya oturdu. Böylece seyirciyi daha fazla hissedebilirdi. Açtı yanına aldığı laptopunu, tiyatro biletleri bakmak için. Tam o anda, oyun daha da ilginçleşmişti onun için telefonunun mesaj çaldığı anda. Ekranda gördüğü isim daha da şaşırtmıştı onu. Yaklaşık 1 sene önce yollarını ayırdığı insandı bu, son 1 sene içinde kısa mesajların ardında hep bir anlam aramıştı başrol oyuncusu… O anlamlar hep boşa çıkmıştı; birkaç kısa görüşmelerinin ardından üzülen taraf hep o olmuştu, hatta son görüşmelerinde başrol oyuncusunun kalbini yerle bir etmişti bu insan: “hayatında başka birinin olduğunu” söyleyerek… Telefonuna gelen mesajı açtı. ‘ Bu akşam görüşebilir miyiz, sana ihtiyacım var’ diyordu oyun yazarı. Sildi mesajı başrol oyuncusu, muhtemelen oyun yazarı kovacaktı onu ya da kovalayacaktı. Fakat bildiği tek bir şey vardı: Başrol oyuncusunun oyunu devam edecekti. Akşam için tiyatro oyununa bilet aldı. Rolüne öyle kaptırmıştı ki bir an karsısındaki seyirciyi unutmuştu. Seyircinin alkışları durmuyordu, mutluluk gözyaşları aktı başrol oyuncusunun yanaklarından. Sonra yan taraftaki kitapçıdan yeni aldığı kitabın ilk sayfasını araladı.

“İnsan kendi seçimlerini yapabildiği sürece özgürdür. Daima özgür kalmanız dileğiyle…”

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
bottom of page