top of page
ayşegül atılgan.jpg

ÖMER HAYYAM

Rubailer

"Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz

Kuklacı Felek Usta kuklalar da biz

Sahneye çıkıyoruz birer ikişer

Bitti mi oyun sandıktayız hepimiz"

     Hayyam, sahneye matematik, astronomi gibi ilimlerle çıkmış, âlim Hayyam olmuştu; matematikte üçüncü dereceden denklemleri sınıflandırmış, x bilinmeyenini bulmuş, yıldızları inceleyerek takvim hazırlamıştı. Yaşamın gerçekliğinden kaçarken aşka tutulmuş “…bir gülistanın içine kurulmuş bir rasathaneye sahip olsam ve elimde kadehimle yanımda dilberimle kendimden geçmiş halde gökyüzünü seyre dalsam…” Düşünü görmeye başlamıştı. Bilinmeyen denklemin içine düşmüş, takvimleri şaşırmış ne yapacağını bilmez halde akla sığınarak düşün kaybolacağına inanmak istemişti.

Akılla bir söyleşim oldu dün gece /Dedim: Ey akıl her bilginin anası
Soracaklarım var, cevap verir misin?/Zordayım, bir yol gösterir misin?
Dedim: Şu yaşamdan bıktım, ne yapsam?/Dedi: Biraz daha yan ve dayan!
Dedim: Anlat bana nedir şu yaşamak?/Dedi: Bir düş yeri, görüntü ve kaybolmak

    Düşle gerçek arasında bocalayan Hayyam, gönlünün ne zaman akıllanacağını sormuş ve yüreği burkulunca cevabını almıştı:

Dedim: Bu deli gönül ne zaman akıllanacak?/Dedi: Daha var, biraz kulağı burkulacak
Dedim: Beğendin mi Hayyam’ın sözlerini?/Dedi Güzel lâf etmiş, sayıp dökmüş derdini 

                           

     Şair Hayyam; matematik denklemlerine, takvim yapraklarına rubailer yazarken bulmuş kendisini. Felek, gönül kulağına hayret dolu âşık hallerinin hükmü bendedir diye fısıldamıştı:

Felek, gönül kulağıma gizlice dedi ki:/Kazadan gelen hükmü benden mi bilirsin
Dolanıp durmam kendi irademle olsaydı/Kendimi hayret dolu hallerimden kurtarırdım.

                                                 
     Rubailer, aşkının hallerini döken ruhunun şarabıdır artık. Şair Hayyam, aynı kadehten içer olmuştu aşkı da şarabı da:

Derler ki cehennemlik olur âşık ve sarhoş/Gönlün hiç inanmadığı bu laf yanlış ve nahoş 
Eğer âşık ve sarhoş cehenneme girecek ise/Yarın cennet kalır aynı avuç içi gibi bomboş
                                                        
Bulut geçti gözyaşları kaldı çimende/ Gül renkli şarap olmadan yaşanır mı böyle günde
Bugün bu çimen sahnemizdir yarın kim bilir /Kimin sahnesi olacak bu çimenler

                                                                   
   Dilberin tek kelam etmeden gitmesiyle Hayyam, aşkımın sarhoşluğunda her şeyim olmuş, bin bir çabayla kurulan aşk yuvamızın yıkılacağından korkmuşum o dilberle hayata bakışımız aynı değilmiş diyerek düşünden uyanmış ve her şey hiçliğe dönüşmüştü:

Dünyayı gördün ve gördüğün her şey hiçtir/Söylediğin ve duyduğun her şey de hiçtir
Baştanbaşa ufuklarda dolaştıysan yine hiçtir/Ve evde bir köşede sürünmen de hiçtir

                                                 
      Çözülemeyen denklem, takvim yapraklarına düşen ey aşk! Seni dile dökebilen yegane şey şiirdir. Âlim Hayyam’ı bilmeyen vardır da şair Hayyam’ı kim bilmez. 

                                                                     Gülayşe, Nisan 2020

Kaynaklar: 

Ömer Hayyam, Rubailer (çev. Mina Ranjbari), İnsan yayınları, İstanbul.

Amin Maalouf, Semerkant (çev. Ali Berktay), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul: Şairler ve Âşıklar bölümünden alınmıştır.

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
IMG-20200418-WA0028.jpg
Ömer-Hayyam.jpg
35yaş.jpg
bottom of page