Simge SÖZVERDİ
29.09.2020
Kadından Kentler / Murathan MUNGAN
“Hayatlarının farklı olması kaderlerini farklı kılmaya yetmiyor. Aynı tuzağın içinde yaşamaya çalışırken, hayatın karşı karşıya getirdiği kadınlar olduklarını biliyor. İçi sızlıyor.”
Anadolu’nun on altı farklı kenti… Bu on altı kentte, birbirleriyle karşılaşan kadınların hayat öykülerini anlatıyor Murathan MUNGAN “Kadından Kentler” eserinde bizlere. Ne var ki öykülerdeki bu karşılaşmalar öyle alelade değil. Her bir kadının hayat öyküsü, bir diğer kadının hayat öyküsünde yeniden anlamlanıyor karşılaştıkları kentte. Mutsuzluk, yalnızlık, ümitsizlik duyguları, öykülerdeki her bir kadının hayatında bir köşeye yer edinmiş.
"Bazı şeylerin görünebilmesi için ışık değişikliği gerekir bazen", diyor Mungan “Samsun Sigarası, Tütün Balyaları, Tamaron.” öyküsünde. Nitekim bu nedenle de kitap boyunca ışığı, toplumsal düzenin kıstırdığı ve sıkıştırdığı kadın kimliği üzerine tutuyor. Öykülerdeki her bir kadının hayat hikâyesi diğerinden farklı olsa da her birinin hikâyesinin ortak kaderi, bu toplumsal düzenin içinde var olmaya çalışmaları oluyor. Kıstırılmışlığın ve sıkıştırılmışlığın ardında var olmaya çalışan kadınların öykülerini okurken, onların bu kentlerde yaşadıkları hayal kırıklıklarına, pişmanlıklarına, özlemlerine, ayrılıklarına, kıskançlıklarına, yalnızlıklarına ve dostluklarına şahit oluyoruz böylelikle. Kadınların sosyal sınıfları ne kadar farklı olsa da yaşadıkları karşısında hissettikleri duygularda bir o kadar ortaklık görüyoruz.
“Yalnızca bir insanın değil, aynı zamanda bir durumun portreleri bunlar.”
Mungan, “Kadından Kentler”de hikâyeleri, Anadolu kentlerinin ve mekânlarının dinamiğiyle örüyor. Kadınların yaşadıkları duygular, kent ve mekân dinamiğinden soyutlanmıyor böylece. Bu dinamikler, Anadolu’dan portreler sunarken, aynı zamanda hikâyelerdeki kadınların iç dünyasını anlamamıza da yardımcı oluyor.
“Bazı hikâyeler bir kerede anlatıldığında ya da bir kerede dinlendiğinde daha cılız bir etki bırakır insanın üstünde; bazı hikâyelerse, parça parça gün ışığına çıktıkça neredeyse özel bir güç, gerçeküstü bir nitelik, insanın var oluş nedenlerine uzanan bir derinlik kazanır.”
“Kadından Kentler”de yalnızca kurmaca bir hikâye anlatmış olmuyor bizlere Murathan Mungan. Öykülerdeki her bir kadının hikâyesi kendine has görünürken, aslında her bir hikâyeyi okuduğumuzda kendimizden bir parça buluyoruz. Yalnızlaştıkça kendi kabuğuna çekilen kadınların, nasıl oyuncu kadınlara dönüştüğünü anlıyoruz böylece.
“Kadından Kentler”de her bir öykü eşsiz bir kurgu ile örülü. Her bir öyküde Mungan’ın eşsiz satır araları, muhakkak donuveriyor gönlümüzde bir yere. Üstelik tüm bu karşılaşma hikâyelerini okurken, sürpriz bir karşılaşma hikâyesi daha hazırlıyor kitabın sonunda Mungan bizlere.
Bir solukta okuyacağınıza inandığım “Kadından Kentler”, okuyanını eşsiz bir yolculuğa sürükleyecek.