top of page
      KORKUYA AİT BİR ODA

      Kapı gıcırtısından, pencere pervazının arasından uğuldayan rüzgârdan korkanlar toplanın size bir haberim var. Korkularınız sizi yaşatıyor. Yaşadığınızı hissediyorsunuz değil mi? Ama toplumumuzda korkacağımız şeylerin ölçütü ne kadar da değişti farkında mısınız? Yani şimdi yatağınızın altından çıkacak bir yaratıktan çok dolmuşta otobüste tek başınıza kalmak daha fazla korkutmuyor mu sizi? Sırt çantanızla kalabalık bir yerden geçerken gelen zararsız çarpışmalardan dahi hırsızlık alarmı çalmıyor mu kafanızda? Korkudan güvensizliğe ne zaman geldik.  Bundan yirmi yıl önce korkmak sadece adrenalinle bağdaşan bir duygu iken şimdi insanların birbirine karşı olan güvensizliğinden meydana gelen suç unsurları olmuş. Sinemada çıkan cinli perili filmleri artık çocuklar bile ciddiye almıyor. Yirmili yaşlarımda Tess Gerritsen’ın neredeyse bütün kitaplarını okudum. Sonra dizisi çıktı tüm bölümlerini izledim. Katiller, sapıklar, saplantılı aşıklar ve hırsızlar gördüm. Yetmedi gece rüyalarımda izlemeye devam ettim. Yaşım ilerledikçe Suç ve Ceza’ya adım attım. En çok gerildiğim klasik kitap hâlâ odur. Ama şimdi dönüp baktığımda yaşantılarımızda bizi geren ve korkutan şeylerin toplumsal normlarla beraber değiştiğini de gördüm. Karanlıktan korkan çocuk kalmadı. Karanlığı bahane edip anne baba ilgisi isteyen çocuklar var artık. Anne baba sevgisinden yoksun kalma korkusu karanlık korkusunu bastırdı. Her gün sağ salim çıktığın eve aynı şekilde geri dönebilmek başarı oldu. Hayatımızın bir gününü yazsak, içine gerilim yaşamadığımız an yoktur herhâlde. Otobüste tartışma, yolda çukura düşme, kasada sıra krizi, hala süregelen cinsiyet savaşları…

       En büyük korkumuz da sevmekten korkmak olmuş. Sevmekten korkuyoruz, sevdiklerimizden darbe yiyeceğiz diye temkinli davranıyoruz. Temkinli olurken de sevmenin hakkını veremiyoruz. Alışmak sevmekten daha zor geliyor. Sevdiğimiz şeylere alıştıktan sonra kaybetme korkusu yerleşince içimize nefes alamaz duruma geliyoruz. Bir kadın anne olmak için bin bir türlü mücadele veriyor. O çocuğa sahip olduktan sonra onu hayatta ve ayakta tutabilme mücadelesi korkularla beraber yerini kaygıya bırakıyor. Sonra gelsin anksiyete ve gelsin ilaçlarla bastırılan duygular. Peki ne yapmamız lazım bu korkularla? Her gün bir günü daha başarıyla atlatmış olmanın verdiği gururla ertesi sabaha mı hazırlanmamız gerekiyor? Gücümüz nerede saklı? Gücümüz yapabileceklerimizi yapmaktan korkmadığımız anlarda saklı. Risk almaktan korkmazsak, yaptıklarımızın karşısında keyifle kahve içebileceğimiz günler kapıdadır. Örneğin; eleştirilmekten korktuğun için ortaya çıkaracağın eserden kaçarsan o da senden kaçar. Korkun geçer mi? Belki geçer, çünkü mücadele etmekten vazgeçtin, risk almadın. Tabi ki içinde kalan ukdelerin yaşamaya devam ettikçe korkularınla ukdelerini savaştırmaya da devam edersin. Tercih senin. Ya korkmadan yoluna devam edip gücünü göreceksin ya da korktuğun şeylerden kaçıp risk almadan yaşamaya çalışacaksın. Hangisi senin tatmin ediyorsa sen o çizgidesin.

       Yatağın altındaki yaratıkla yüzleşme zamanı geldi artık.  Elimizi boşluğa bırakmak bile ürperti verirken önce ayağa kalkmak ve yüreği titrete titrete eğilip yaratığın gözlerinin içine bakmak lazım. O da ne? Yatağın altında bir yaratık yok. Nasıl ama? Yirmi yıldır vardı. Vardı evet, zihninde yarattığın her şey seninle beraber yaşadı. Ama karşısına çıkma cesaretini gösterdiğin an yok oldu. Alıştığımız korkuların da karşısına çıkalım biraz. Sevilmemekten korkuyorsan önce sevmeyi öğrenmen gerekir. Kedinin başını okşadığın zaman da sever seni belki, bazen illa mama vererek sevdiremezsin kendini. Sen onu olduğu gibi seversen o da sadece göz kırparak sever uzaktan. Tatmin olmadın mı? O zaman vazgeç sevmeye çalışmaktan, zarar vermezsen bile yeter ona.

Görünmeyen yaratıkların gözlerinin içine bakamazsın ama kendi içine bakabilirsin. Zihninde yarattıklarının hiç olmadıklarını bir düşünsene. Doğmamış çocuğa don biçiyorsun. Yaşamadığın hayatı yaşayacak olma ihtimalinle zehir ediyorsun. Korkma, doğru yola girmek bazen yanlış yollara saparak da olur.

       Korku tehlikelidir, tehdit doludur ama bazen de insanı disipline sokar. Tamamen hayatımızdan çıkarmak bünyemize tuzsuz gelebilir. Sınavda kopya çekerken sadece öğretmene yakalanmaktan veya disiplin cezası almaktan korkarsan sorun var. Kendine ait olmayan bir şeyi bir emek olarak sunmaktan korkarsan harikasın. Terbiye ettiğimiz korkular bazen bizi iyi bir insan yapabilir. Bilmediklerimizden korkmak yerine korktuğumuz şeyleri bilmek çok daha cazip görünüyor.

Haydi, bu odadan çıkalım artık. Dur ışıkları kapatma! Korku-yorum…

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
DALL·E 2025-03-27 15.00.11 - A dimly lit, eerie room filled with shadows. An old wooden ch

© 2023 by HEAD OF THE CLASS.

PR / T 123.456.7890 / F 123.456.7899 / info@mysite.com

Hazırladığınız kitap incelemelerinizi, öykü-deneme türündeki yazılarınızı, edebiyat ve sanat odaklı dosya konularınızı romanoku.org@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

 

Tanıtım amaçlı kitap gönderimi ve reklamlarınız için de aynı kanallardan ulaşabilirsiniz.

  • Instagram
  • X
  • Facebook
  • Youtube
bottom of page