top of page
Ümit Yaban ile (Facebook Kapak Fotoğrafı).jpg

Ah ilk kitaplar! Yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahip ilk kitaplar. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerli. Biz de bu heyecana ortağız ve büyük bir zevkle yazarların ilk göz ağrılarının görünürlüğüne katkı sunmayı görev biliyoruz.

Ümit Yaban

6O4A0245.jpeg

"Ümit Yaban ile İlk Ümit" röportajları yeni konukların ilk kitaplarıyla romanoku.org adresinde devam ediyor.

Ümit Yaban'ın bu seride sitemizdeki yeni konuğu "Tanrı'nın Yalnız Çocukları" adlı kitabıyla Metin Yaban.

ümityaban1_edited.png

Sayın Metin Yaban ilk kitabınız Tanrı’nın Yalnız Çocukları’nı kutlarım, Doğan Kitap’tan elimize geçti keyifle okuduk teşekkürler. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Metin Yaban kimdir?

t.jpeg

Öncelikle beni İlk Ümit röportajlarına misafir ettiğiniz için çok teşekkür ederim. İlk romanını yazmış kişilerin deneyimleri henüz çok taze. Bu sebeple röportaj serisi yazar adaylarının yaşayabilecekleri şeyler hakkında hazırlıklı olmasına yardım edecektir diye düşünüyorum. 1981 yılında Samsun’da doğdum. ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunuyum. Aynı üniversitede Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisans yaptım. Sonrasında da Bremen Üniversitesi’nde Sosyoloji doktorasını tamamladım. 2014 yılından beri Midilli’de yaşıyorum. Başka türlü bir hayatın hayalini kurarken başıma gelenler beni ummadığım yerlere getirdi. Bu yerlerden biri de yazarlık oldu.

Yazma yolculuğu nasıl başladı? Yolda bir atölye ya da editörden destek aldınız mı? Bu yolculuğa yeni çıkanlar için tavsiyeleriniz nelerdir?

Uzun yıllar Midilli’deki mülteci kamplarında çocuk koruma ekiplerinde çalıştım. Roman da her gün şahit olduğum bu acımasız durumu başkalarına duyurma ihtiyacından ortaya çıktı. Kampta ortak dilin Türkçe olması sebebiyle birçok insanla doğrudan iletişim kurabiliyor ve haber kaynaklarında aktarılanların çok daha farklı yüzlerini görüyordum. Bu konuyu rapor, tez ya da makale değil de kurmaca şeklinde anlatmak sağladığı özgürlükler bakımından daha cazip geldi ve hevesle yazmaya giriştim. İlk taslağı bitirdiğimde açıkçası hoşuma gitmişti. Ancak roman tekniği üzerine yazılan eserleri okuduktan sonra her şeyi en baştan tekrar düşünmek ve birçoğunu atmak ya da değiştirmek gerektiğinin farkına vardım. İlk roman olduğu için düzeltmesi yazmasından çok daha fazla vakit aldı diyebilirim. Yani sabırlı ve gayretli olmak gerekiyor. Sadece öykü ya da romanı yazma aşamasında değil, yazmayı bitirdikten sonra da. Her ne kadar kitabı hemen bitirme ve yayınlatma heyecanı olsa da yazarın kitabın çıkma anına kadar çok emek sarf etmesi gerekiyor. Roman tekniği üzerine yazılanları okumak da hikâyeyi geliştirmek açısından yazar adayı için çok önemli. Tabii yazarken de okumaya devam etmek lazım. Hem yeni eserleri hem de daha önceden okuyup da çok hoşunuza gidenleri. Ama bu sefer analitik gözle. Yani başka bir yazarın eserinde güzel olanlar ne, yazar bunu nasıl başarmış. Ya da bir eserin nesini sevmediniz. Hepsinden çıkarılacak dersler var. Yazma, yolculuğuna yeni çıkanlara bir diğer tavsiyem ise kendilerine karşı acımasız olmaları. Bir cümle, sahne tasviri, diyalog size iyi gelmediyse okura da iyi gelmeyecektir. Çıkarmaktan ya da değiştirmekten korkmayın. Aslında söylenecek çok şey var ama bir diğer önemli husus yazma ve düzeltme aşamasını bitirdikten sonra muhakkak en az bir ay eserinizden uzak durun. Zaman kaybediyorum diye düşünmeyin, o arayı daha çok okuyarak değerlendirin. Geri döndüğünüzde tekrardan değiştirmeniz gereken birçok şey olduğunun farkına varacaksınız. Son bir tavsiye de bence öykü/roman yazdığınızı etrafınıza yaymayın. Odağınız hep eserinizde olsun. Bitirdikten sonra da söyleseniz kimse bir şey kaybetmez.

Yaşanmışlıklar, gözlemlediklerimiz, iç dünyamız yazdıklarımızın bel kemiği olsa da sizin yazarken ilham kaynaklarınız, hikâyelerinizin temelini oluşturan unsurlar nelerdir?

Beni bir şekilde etkileyen, bende olumlu ya da olumsuz iz bırakan şeyler diyebilirim. İnsanları etkileyebilecek bir şey yazabilmek için en başta o konunun sizi derinden sarsması gerekiyor. Kendinizde iz bırakmayan bir konu çok muhtemelen başkasını da etkilemeyecektir. Hikayelerin temelini oluşturan unsur sevdiğim ya da sevmediğim insanı anlama çabası diyebilirim. Bu yazılı bir eser ortaya koymanın da ötesinde insanı geliştiren, kendisini ve çevresini daha geniş/derin bir gözle görmesini sağlayan bir alışkanlığa dönüşebilir.

Yazım süreciniz belirli bir disiplin veya ritüel çerçevesinde mi ilerliyor? Yazar tıkanıklığını aşmak için benimsediğiniz özel yöntemler var mı?

Yazma süreci kesinlikle disiplin istiyor. Yani gerçekten her gün masaya oturup bilgisayarın karşısına geçmek gerekiyor. İlham gelecekse de çalışma sırasında gelmesi daha iyi. Ancak belki de ilk roman olduğundan, yazma hevesi içinizi sarmışsa zaten önceliğiniz o oluyor ve memur mecburiyetiyle değil tutkuyla çalışıyorsunuz. Tıkanıklığı aşmanın yolu bence yazarken baştan tıkanabileceğini veya başka türlü engeller çıkabileceğini kabul etmekten geçiyor. Kimi zaman problemin üzerine gitmeniz gerekebilir kimi zaman da boş verip sonra dönmek. Bunun kararını yazar verir.

Kitabınızın genel teması nedir? Temayı oluştururken bilinçli bir şekilde mi hareket ettiniz yoksa yazım sürecinde kendiliğinden mi ortaya çıktı? 

Romanın genel teması adaletsizlik. Bunu savaşı yaşamış, ülkesini terk etmek zorunda kalmış, en temel ihtiyaçlarından dahi mahrum, kimsenin kendisi için istemeyeceği şartlarda mülteci kampında yaşayan sığınmacı çocukların gözünden anlatmaya çalıştım. İnsanın insana acımasızlığını göstermek, başkalarına bir şekilde duyurmak istiyordum. Yani amacım baştan belliydi. Her ne kadar notlar almış olsam da hikâyenin detayları ve sahnelerin çoğu yazım sürecinde ortaya çıktı. Ancak bu tecrübesizliğin bir sonucuydu. Daha organize olmayı tercih ederdim.

Kitabınızı okuyan birinin aklında en çok hangi soruların veya duyguların kalmasını isterdiniz?

Bence bir eser, herhangi bir konuda okuru doğru bildiklerinin yüzde yüz doğru olmayabileceği konusunda şüphelere itiyorsa iyi bir başlangıç yapmıştır. Duygular konusuna gelince, bence yazar olabildiğince çeşitli duyguyu hikayesine yedirmeli. Yani okura alternatif yaratmalı. Okur oradan kendisine dokunanları çeker. Romanım mülteci çocuklar üzerine olduğundan ister istemez trajik. Ancak romanı okuyacakların hep üzülmesini istemedim. Bu zaten göç temalı kurmaca eserlerde gördüğüm ve bana daha farklı bir şey yapmalıyım fikrini veren şey oldu. Hikâyenin ağır havasından okura bir nebze olsun nefes aldırmaya ve farklı, duyguları da katarak hikâyeyi zenginleştirmeye çalıştım. Tabii bunlar ilk romanını henüz yazmış birinin çabaları. Ne kadarı olmuştur, olmamıştır zaman gösterir.

Kitabınızı yazarken ve yayımlarken aldığınız en değerli tavsiye ne oldu?

Okuduklarımdan kendime çıkardığım bir tavsiye olabilir. Yazarın amacı nedir? Eserinin okur tarafından sayfa saymadan son cümlesine kadar heyecanla okunması. O halde her bir bölüm sonraki bölümü, her paragraf sonraki paragrafı ve her cümle de sonraki cümleyi merak ettirmeli. Bunu başarmanın en önemli yolu da okuru duygusal olarak hikâyede anlatılanlara çekmek. Okur hikayenin, dürüst ve sahici olduğunu hissetmeli. Ancak o sayede kendisi de hikayeye dahil olur.

Yeni dosya hazırlığınız var mı? İlk kitap tecrübesini yaşamış biri olarak, ikinci dosya hazırlığında mutlaka buna dikkat edeceğim dediğiniz başlıklar neler?

Yazmanın tadını alınca insan devam etmek istiyor. Aklımda yeni bir fikir var. Şu an daha çok okuyorum, notlar alıyorum. Anlatılacak olayların, sahnelerin altında yatacak bir büyük fikir bulmaya çalışıyorum. Sonuçta yine masanın başına oturduğunuzda yepyeni sahneler gözünüzün önünde belirebilir, hikâye farklı yerlere gidebilir ancak yine de hikâyenin akışını olabildiğince detaylı şekilde kurabilmek yazım sürecinde sizi dağılmaktan kurtarıp zaman, kazandırabilir.

Sorularımla okuyanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.

Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim. Umarım ilk romanını yazma hevesinde olanlara bir fikir vermişimdir. Ayrıca diğer mülakatları da okumalarını tavsiye ederim.

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

Metin Yaban,

Tanrı'nın Yalnız Çocukları, 

232 Sayfa, Doğan Kitap

Söyleşi: Ümit Yaban, 15.10.2025

t.jpeg
ümityaban1_edited.png

© 2023 by HEAD OF THE CLASS.

PR / T 123.456.7890 / F 123.456.7899 / info@mysite.com

Hazırladığınız kitap incelemelerinizi, öykü-deneme türündeki yazılarınızı, edebiyat ve sanat odaklı dosya konularınızı romanoku.org@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

 

Tanıtım amaçlı kitap gönderimi ve reklamlarınız için de aynı kanallardan ulaşabilirsiniz.

  • Instagram
  • X
  • Facebook
  • Youtube
bottom of page