top of page
hazal inan_edited.jpg

BEYAZ KALE

 "Batı- Doğu ilişkisi üzerine yazılmış ustaca kurulmuş, paradokslarla örülü hayranlık uyandıran zarif bir post modern hikaye. ( THE İNDEPENDENT )"

WhatsApp Image 2019-04-27 at 15.04.12.jp
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

   Beyaz Kale  Orhan Pamuk’ un Türk romanı içerisinde ilk postmodern anlatısı.  Roman değil, zira roman moderne işaret eder. Postmodern romana, anlatı demek daha yerinde olur.  Beyaz Kale’yi de postmodern yapan unsurlardan biri üst kurmacadır. Bunu anlatının muhtelif yerlerinden okura yaptığı seslenişlerden anlıyoruz.

 Orhan pamuk eserlerinde biliriz ki genel olarak doğu batı karşılaştırması ve farklı görüşleri süzgeçten geçirme vardır. Bu eserinde ise farklılıklar yanı sıra benzerliklere de önemli oranda vurgu yapılmış. Yazar bunun için ayna imgesini sıklıkla kullanmıştır. Bundan sonraki süreçte duyusal benzerliklerimiz, düşmanlıklarımız ve dahi yanlış bildiğimiz, gururla övündüğümüz tarihimizdeki eksiklikler ve kusurlar ayna aracılığıyla gözler önüne serilir.

  '' Aynaya bakarak nasıl görünüşünü görebiliyorsa insan, içine bakarak da özünü seyredebilirdi.''

   Edebiyatta  biliyorsunuz “ ikili kahraman” olgusu çok kullanılır. Hoca ile Venedikli köle de karşımıza ikili kahraman olarak çıktılar. Bu iki kahramanın  benzerliği daha hikayenin en başından beri okuyucuyu etkisi altına alır. Yazar, Hoca ile Venedikli’yi ikiz karakterler olarak sunduğu için bunların dışında kalan diğer çevreyi “onlar” ya da “diğerleri” diye adlandırır. Sıklıkla da bilime ve sanata değer vermeyenleri “aptallar” diye nitelendirir. Üstelik padişahımız da bu diğerleri ve aptallar sınıfına girmektedir. Malumunuz taraflı-tarafsız neredeyse herkes, pek çok padişahın entellektüel düzeyde bilgi sahibi ve kabiliyette olduğunu kabul eder.  Bazen çok zeki diye nitelendirdiğimiz anda padişahımız bizi hayal kırıklığına uğratabilir.

"Aptal oldukları için yıldızlara bakıp düşünmüyorlardı. Aptal oldukları için öğrenecekleri şeyin önce neye yardığını soruyorlardı. Aptal oldukları için ayrıntılara değil, özetlere meraklıydılar. Aptal oldukları için birbirlerine benziyorlardı."

    Örnek olarak Hoca kendisine sorulan “ dul bir kadınla evlenmek caiz midir” sorusuna karşı takındığı tavır aslında günümüze de işaret etmektedir. Şimdi de aynı değil midir?  Batının uzaya çıkmasıyla övünürken necip halkımız hala ramazan ayında şu veya bu günah mıdır sorusuyla ilgilenebilmektedir.  

Orhan-Pamuk-photograph.png

   "Bu ahmaklar gerçeklerin fakına ne zaman varacaklardı. Bu karda aptalın birbirini bulması bir zorunluluk muydu rastlantı mı?"

  Aslen, Doğu’nun  Batı’ya bakışı Batı’nın Doğu’ya bakışından değişiktir. Doğu’ya bakarken öğrenme isteği, merak, keşif hisleri ön plandadır. Batı’nın gözüyle Doğu hemen bir lokmada yenilip yutulabilecek kadar zayıftır. Tam aksine Doğu’ nun gözüyle Batı gavur, kafir ve düşman olduğu kadar da bir kesim tarafından sürekli ulaşılmaya çalışılan bir kültürdür. Orhan Pamuk bu konuyu ustalıkla kullanarak ve de etkileyici dokundurmalar yaparak bizlere sunmuştur.

   

   Yazarın üslubundaki göndermelere ufak bir bakış atalım. İki karakterin biz ve diğerleri diye toplumdan soyutlanması Dostoyevski’ nin Öteki romanına muhteşem bir vurgu. Ayrıca Venedikli kölenin üzerinden Cervantes’ in Don Kişot’ u parodileştirilir. Yer yer gezerken Evliya Çelebi unsurlarına dokunur  ve metinler arası geçişlerde minyatürleri inceliyor gibi hissedersiniz.


       Ve işte Aşık Mahsuni Şerif’ in dediği gibi “ötmek istiyorum viran bağlarda, ayağıma cennet kiralansa da”  diye düşündüren hep daha fazlasını isteyen sonsuz bir arayışla kıvranan iki adam.

     Tarihi alt yapısıyla desteklenmiş bir macera öyküsüyle başlayan hikayenin, denemeye dönüşmesini zevkle izleyeceksiniz. Keyifli okumalar dilerim..

WhatsApp Image 2019-04-27 at 15.04.13.jp
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
bottom of page