Dicle SAĞLAM
11.09.2025
PRIMARY COLORS

80’li yılların ortalarından başlayıp 2000’lere uzanan zaman diliminde, Amerikan sinemasını hep Türkçe dublaj izlemeyi sevmişimdir. Çocukken TRT1 akşam sinemasında seslerini duyup âşık olduğumuz, müthiş seslendirme sanatçılarımıza sonsuz şükran olsun. Onlar sayesinde özellikle Amerikan filmlerini pür dikkat izledik.(Sungun Babacan, Uğur Taşdemir ,Sezai Aydın,Kamran Usluer ve daha nice usta sanatçımız…) Hâl böyle olunca, yönetmenliğini Mike Nichols’un yaptığı, gazeteci yazar Joe Klein’in aynı isimli kitabından uyarlanan "Primary Colors" filmini de geçtiğimiz günlerde bir kez daha Türkçe dublaj seyrettim. Başrollerinde John Travolta, Emma Thompson, Kathy Bates’in yer aldığı 1998 yapımı bu filmi, Netflix’in çok başarılı bir dizisi olan, House Of Cards’ın filmleştirilmiş versiyonu gibi izledim. Film kısaca, bir güney eyaletinin demokrat valisi olan Jack Stanton’un (John Travolta)ABD başkanlığı için ekibiyle birlikte yürüttüğü seçim kampanyasını anlatıyor. Elbette başkanlık yarışı sırasındaki cumhuriyetçi adayla olan didişmeler, gözden düşürmek adına geçmişin detaylı analizi(kamuoyundan gizlenen) ve itibar saldırıları da politik-dram türündeki filmlerin merak uyandırıcı konularından. Başroldeki kahramanımızın kampanya sırasında ortaya çıkan cinsel skandalları da cabası.

Filme konu olan kitabın yazarı aynı zamanda Bill Clinton’un 1992’deki seçim kampanyasını yakından takip etmiş bir gazeteci. Dolayısıyla filmde, Clinton’un başkanlık yarışına ciddi göndermeler de bulunuyor. John Travolta’nın Bill Clinton’a, Emma Thompson’un da Hillary Clinton’a benzetilmesiyle bu film tamamen Bill Clinton’un skandal özel yaşantısı ve skandallarla dolu başkanlık yarışını anlatan bir filmdi diyebiliriz.

Filmin ilerleyen kesitlerinde Stanton ailesinin adım adım ilkelerini kaybetmeleri ve en nihayetinde ilkesiz, ahlak yoksunu bir çifte dönüşmeleri başarılı bir şekilde gösterilmiş. Özellikle bu kısımlar, House Of Cards hayranlarına tanıdık gelmiştir. Dizideki Underwood çifti ve filmdeki Stanton çifti de rakiplerini itibarsızlaştırmak için her şeyi yapmaya hazır birer canavara dönüşürler. Politik filmlerde karakterlerin kademeli olarak her yeni günahında bir öncekine göre, nasıl ileri gidebildiği başarılı bir biçimde beyaz perdeye aktarılınca elbette iyi işler çıkıyor. Bu insanların ilkesiz birer insanımsılara dönüşmelerinin en kritik virajları neredeydi, ilk sapma ya da sapmalar tam olarak nerede başladı gibi soruları doğru biçimde sorup gösteren filmler her zaman kaliteli bir seyir zevki yaşatıyor. Sizce haklı mı değil mi ya da siz olsaydınız ne yapardınız gibi sorular sorma işini, bizzat seyirciye dönerek(bazı sahnelerde kameraya doğrudan bakarak) yapan House Of Cards dizisi, politik yapımları başka bir noktaya taşımış başarılı bir diziydi.
Primary Colors filminden sonra yeniden bu diziye başlamamak için kendimi zor tuttuğumu da ekleyerek sizlere keyifli okumalar dilerim. Ayrıca hem filmi, hem de diziyi izleyecek/yeniden izleyecek olanlara da şimdiden iyi seyirler diliyorum.
Sevgiler
Yayına Hazırlayan: Süheyla Nur Çağlar