Zülfü LİVANELİ
Ömer Zülfü Livanelioğlu 20 Haziran 1946 Konya Ilgın doğumludur. Müzisyen, senarist, politikacı, yazar ve yönetmendir.
Herkes onun hakkında en az bir şey biliyordur. Hangimizin en az bir şarkısı yüreğimizin derinliklerine işlememiştir ki? Onun müzikleri, senaristliği, politikası konusunda ayrı ayrı ve uzun değerlendirmeler yapmak gerekir.
Biz kendisini burada yazarlığı ile selamlıyor ve ona uzun ömürler, üretken yıllar diliyoruz.
Livaneli; Elia Kazan, Jack Lang, Vanessa Redgrave, Arthur Miller, Mikis Theodorakis gibi ünlü kişilerle birlikte dünya kültürünün ilerlemesi ve dünya sanatlarının gelişmesine katkıda bulunmak üzere çalışmalarda bulundu.
1996 yılında UNESCO tarafından büyükelçilik verilmiştir.
Edebiyat Ödülleri
1997 - Balkan Edebiyat Ödülü Engereğin Gözündeki Kamaşma
2001 - Yunus Nadi Roman Ödülü Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
2006- Barnes & Noble Yeni Büyük Yazarları Keşif Ödülü Mutluluk
2009 - Orhan Kemal Roman Armağanı Son Ada
2015 - Beyaz Martı Edebiyat Onur Ödülü
Eserleri
-
Elia ile Yolculuk (2017)
-
Huzursuzluk (2017)
-
Konstantiniyye Oteli (2015)
-
Kardeşimin Hikayesi (2013)
-
Edebiyat Mutluluktur (2012)
-
Harem (2012)
-
Serenad (2011)
-
Sanat Uzun Hayat Kısa (2010)
-
Son Ada (2008)
-
Gorbaçov´la Devrim Üstüne Konuşmalar
-
Engereğin Gözündeki Kamaşma
Zülfi LİVANELİ
Mutluluk
Yazarlar aynı zamanda çağının tanığı olmalıdır. Bir mesaj verme kaygısıyla yazmanın yapaylığına hapsolmayı hiçbir yazar istemez, ancak bu yapaylık tuzağına düşmeden yazdığı hikayeyle bir düşünme, sarsılma, sorgulama fitilini de ateşleyebilmelidir. Ben Zülfü Livaneli romanlarını bu kısım içinde değerlendiriyorum.
Mutluluk romanı da filmi yapılan kitapların hem şansı, hem şanssızlığı içinde değerlendirilebilir. Yalnızca film üzerinden kitap hakkında fikir sahibi olarak yorum da bulunmak hiçbir zaman doğru yol değildir. Evet, filmler, iyi bir senaryo ve oyunculukla değerlidir, izlenmelidir; ancak o artık bizim için yeni bir hikayedir. Kitaptan esinlenmiş ve yeniden yorumlanmış bir hikaye.. Mutluluk eserini de film üzerinden değil, kitap üzerinden konuşalım isterim..
"Tipik Türk filmi" kıvamında bir kitaptı şeklinde yapılan acımasız yorumları da göz önünde bulundurursak, yazarın aynı zamanda yaşadığı çağın tanığı olduğu gerçeğinin altını bir kez daha çizmemiz gerekir. Yaşadığımız coğrafyada, bu çağda halen kadın-töre cinayetleri, cinnet hikayeleri, aile faciaları yanı başımızda duruyorken, bunlara gözünü kapatarak bir yazardan, çağının tanığı ve entelektüel birikimi zirvede olan bir yazardan ne yapmasını bekleyebiliriz? Zülfü Livaneli de kafasını çevirip geçmek yerine, bu kitabında da bize yaralarımızı göstermiş, acılarımızı hatırlatmış, çıkarmamız gereken dersleri yapaylığa düşmeden yüzümüze vurmuştur.
İbn Haldun'un "Coğrafya kaderdir" sözü bu kitapla bir kez daha anlam buluyor ve Livaneli'nin eşsiz kalemi ile okuyucu kendisini etkileyici bir hikayenin, düşündürücü bir ülke portresinin ortasında hissediyor... Zülfü Livaneli'nin sayfamızda ilk değerlendirdiğimiz kitabı Mutluluk olurken, sizlere de kitabın ismindeki gibi duru bir mutlulukla dolu yaşam diliyoruz....
"Amcasına göre insanların hepsi günahkârdı ama kadınlar iyice cehennemlikti. Bu dünyaya kadın olarak gelmek, cezalandırılmak için yeterliydi. Kadın şeytandı, pisti, tehlikeliydi, Havva anamız gibi, adamların başını derde sokardı;karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmemek gerekirdi; çünkü onlar, insan soyunun yüz karasıydı. Meryem bunları duya duya büyüdüğü için dişi olmaktan nefret eder ve, "Allahım, beni niye kadın olarak yarattın?" diyerek kendisini boğazına kadar günaha sokacak sorular sorardı."
"Nenesi ölmeden önce onu severken, "Bu kızın gözleri" derdi, "Güneşe, sen doğma da ben doğayım diyor."
"Aptallık bu memlekette o kadar yaygın ki, kapıyı pencereyi sıkıca kapamazsan havayla bile içeri girer. Dünyanın en bulaşıcı hastalığıdır aptallık."
"Uyumak istemiyorum!" diye düşündü. "Hiç uyumak istemiyorum." Düşünden korkmadığı için değil, gerçek hayattan daha çok korktuğu için."